Oda Başkanımızın TEB 44.Dönem 3.Bölgelerarası Toplantısında Ordu’da yaptığı konuşma

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetinin Değerli Başkanı ve üyeleri,
Türk Eczacıları Birliği Denetleme Kurulunun Değerli Başkanı ve üyeleri,
Türk Eczacıları Birliği Haysiyet Kurulunun Değerli üyeleri,
TEKB Başkanı, Ecza Kooperatiflerinin değerli Başkanları,
Ordu Eczacı Odamızın değerli Başkanı ve yöneticileri,
Eczacı Odalarımızın kıymetli Başkanları ve yöneticileri,
Çok değerli meslektaşlarım, hepinizi şahsım ve Hatay Eczacı Odası adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Ordu ilimizde bulunmaktan oldukça mutlu olduğumuzu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Ordu ili tarihi bir kent, ilk yaşam M.Ö. VII. yüzyıla dayanıyor. M.Ö. III. Yüzyılda Pontus Devleti bölgeye hakim olmuş. Daha sonra Roma İmparatorluğu bölgede hüküm sürmüş, ve 14.Yüzyılda Türklerin memleketi olmuş. Çok şükür ki Ordu’muz halen Türkiye’mizin çok güzel bir sahil kenti. Bu güzel kentte bizleri misafir eden Ordu Eczacı Odası yönetimine çok teşekkür ederiz.

Değerli meslektaşlarım;

İnanın Türkiyemizin güzelliklerini gördükçe coşkuya kapılıyorum. Bundan 30 yıl kadar önce, çok genç iken buraya gelmiştim. Benim abim Tıp Doktoru, 30 küsür sene önce Perşembe ilçesinde görev yapmıştı. O günden beri Ordu daha çok güzelleşmiş. Yeni gençlik bazen özeniyor, yurt dışında yaşamayı, Avrupa’ya, Amerika’ya yerleşmeyi düşünüyorlar. Tabi ki yurt dışında eğitim alsınlar, yabancı dillerini öğrensinler. Oraların iyi yönlerini alsınlar. Ama ülkemizde ki imkanları da unutmasınlar. Yurt dışında birçok memleket gördüm. İnanın hiçbiri bizim güzel ülkemiz gibi değil. Bizim imkanlarımızı kıyaslarsak, bakın sağlık hizmetinde, gıda sektöründe, bolluk ve bereketle ülkemiz çok önde. İnanın Avrupa’nın en iyi doktorları Türkiye’de. Avrupa’dan buraya geliyor insanlar. İlaca erişim Türkiye’de ne kadar kolay sizler biliyorsunuz. En başta insanımız daha güzel, daha sıcak. İki gündür buradayım, ve Ordu’nun güzelliklerini gördükçe mutlu oluyorum, huzurlu bir kent. Çocuklarımızı, gençlerimizi daha çok Türkiye sevdası aşılamalıyız diye düşünüyorum.


Değerli meslektaşlarım;
Evet Türkiyemizin çok güzelliği var, ancak sıkıntılarda yaşıyoruz.
Ordu’ya gelirken ülkemizde yaşanan toplumsal olayları, içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıları, hayatın insanlara getirdiği zorlukları, doğal felaketleri ve bu dünyada her şeyin insanlar için olduğunu bir kez daha düşündüm. Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılında kurulduğu günden itibaren, hatta daha öncesi zamanlardan beri insanlarımızın büyük çoğunluğunun rahat olmadığını, ekonomik zorluklarla boğuştuğunu, huzursuz ve mutsuz olduğunu, birçok doğaüstü felaketi yaşadığını ve halen yaşıyor olduğunu görüyoruz. İşte yakın zamanlarda yaşadığımız Kahramanmaraş depremleri, Muğla, Bolu ve Diyarbakır’da ki yangın felaketleri, Kastamonu ve Trabzon’da ki sel felaketleri gibi. 
Eczacılıkta bu şartlar altında, Eczacılarda huzursuz, mutsuz ve tedirgin. Kendimden örnek vereyim, 1998 yılında Eczacılık Fakültesinden mezun oldum. İlk mezun olduğum günlerden bugüne kadar sorunlarımız hiç bitmedi. 27 yıldır mesleki sıkıntılarımız hep var, bundan sonra da var olacak. Bu bağlamda meslektaşlarımız serzenişte bulunuyorlar ancak, bu sorunlarla mücadele eden bir örgütümüz var, iyi ki Türk Eczacıları Birliği var. Mesleğimize ilişkin fazlasıyla birçok sorun varken, Eczacı tabanı, Eczanelerimiz çözüm beklerken, biz yöneticilerin daha itidalli, daha çalışkan, sabırlı, anlayışlı ve çözümcül olmamız gerekiyor. Türk Eczacıları Birliğimiz çok güçlü, ama bizler bu gücü doğru kullanmalıyız. Son yıllarda birlik ve beraberlik, her şeyden  daha fazla ihtiyacımız olan unsurlar.

2024 Yılı Ekim ayında imzalamamız gereken SGK protokolü maalesef 2025 yılı Nisan ayında yürürlüğe girdi. Bu arada ki altı aylık geç kalınan zaman diliminde birçok meslektaşımız zarara uğradı. Şöyle ki; birçok meslektaşımızın kamuya yaptığı iskonto oranları değişti.  Bu durumdan dolayı ek fatura kesecek meslektaşlarımız olacak. Burada çok hassas bir nokta var. Üzerine basarak vurguluyorum, iskontosu yükselenler için devletimiz faiziyle bu 6 aylık farkı bizlerden tahsil ederken, iskontosu düşmüş olanlar devletten alacağını vade farksız tahsil edebiliyor. Mevcut merkez heyetimizden, ya da 45.Dönem TEB Merkez Heyetimizin yaşama geçirmesi, çözmesi gereken sorunlarımızdan biridir bu. Gelecek dönem SGK protokolü için bu durumun Eczacıya olumlu olacak şekilde, protokole giydirilmesi gereken bir husustur bu. Tabi mümkünse, çok umudum olmasa da, SGK protokol takvimini yakalamak, Ekim 2025 te imzalayarak protokolü güncellemek daha çok gönlümüzden geçer. Her SGK protokolü sonrası, Eczacı Odaları yöneticilerimiz eleştiride bulunurlar. Ben de bu protokole ilişkin hem sitemim, hem ufak bir eleştirim olacak. SGK Protokol çalıştaylarında defalarca dile getirdik. Tüm Eczacı Odalarımız ortak kararı idi, sayın Merkez Heyetimizden istirham ettik. SGK protokolünde deprem bölgeleri için imtiyaz istedik. SGK kamu kurum iskontosu sıfır olsun dedik, bizler için reçete hizmet bedeli en yüksek kademeden uygulansın istedik. Ama ne oldu ? Maalesef hiçbiri. Sayın ÇSGB ile benim de içinde bulunduğum bir heyet iki defa randevu aldık. Sayın Bakandan, devletimizin bürokrasi kanalından isteklerimizi dile getiriyoruz. Neden bu kadar zor ? Bazı şeylerin hayata geçmesi bu kadar zor mu ? Anlayamıyorum…

Değerli meslektaşlarım;
28.Mayıs.2025 günü Ankara’da Başkanlar Danışma toplantısı gerçekleştirdik. Toplanma sebebimiz SGK tarafından geri ödeme kapsamında olan ruhsatlı ilaçlarına kamu kurum iskontosu uygulamayan firmalar hakkında idi. Özellikle Servier, Sandoz, Ali Raif İlaç ve Baxter gibi firmalar. Bugün itibari ile 60 adet farklı formda ilacın KKİ bulunmuyor. 40 adet farklı formda ilaçta alternatif ödeme listesinde. Son zamanlarda ülkemizde ilaç sanayide ekonomik sıkıntılar olduğunu izliyor, gözlemliyorum. Bakınız son zamanlarda Arven İlaç konkordato ilan etti. Konkordato nedeniyle zor günler yaşayan, Sanovel İlaç firmasınıda bünyesinde bulunduran Arven İlaç’a rakibi Atabey İlaç yardım eli uzattı. Arven ilaç ile Atabey İlaç, onkoloji ve biyoteknoloji ürünleri için işletme devir sözleşmesi imzaladı. İlaç sanayide yaşanan ekonomik zorlukların ceremesine Eczacılar katlanmak zorunda değildir. Ülkemizde 2004 yılından beri uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programına, ilaç fiyat politikalarına uyum sağlayamayan ilaç firmaları kendi politikalarını Eczacı üzerinden uygulayamaz. Bakınız geçmişte Roche ülkemizden çekildi. Servier İlaç firması da halinden memnun değilse ister ruhsatlı ilacını devreder, isterlerse yakabilirler. Madem artık işlerine gelmiyor, bahsettiğim bu ilaç firmaları ilaçlarına ruhsat alırken, Sağlık Bakanlığı TİTCK ilaç fiyatlandırma daire başkanlığının belirlediği fiyatı kabul etmeseydi düşüncesi de bir çözüm değil. Bizler sorumlu yöneticiler olarak, itidalli duruma yaklaşmalıyız. Böylesi durumlar, ilaç firmalarının ülkemizden çekilmesi insan sağlığına ihanettir. Bu bağlamda başta Sağlık Bakanımızı, Maliye Bakanımızı, siyasileri, TİTCK yetkililerini, bürokratları hassasiyete davet etmeliyiz. Türk Eczacıları Birliği merkez heyetimizin daha önce ötelediği KKİ konusu hakkında ivedi bir politika geliştirmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum. KKİ vermeyen firmalar, Sağlık Bakanlığından ruhsat alma aşamasında, bu bağlamda yazılı bir protokolle KKİ uygulayacaklarına dair taahhüt vermeleri, alacakları ilaç ruhsatı şartnamesine giydirilmelidir.


Artık en son İzmir’de konuşmuştum. Bir daha depremi ağzıma almayacaktım. Ancak yaşadıklarımız, Hatay’da ki Eczacının durumunu sizlere aksettirmem gerekiyor. 
Değerli meslektaşlarım;
Bizler Hatay’da halen iyi değiliz. Buradan tekrar sesimi duyurmam gerek, büyük harflerle bağırıyorum ;
BİZ İYİ DEĞİLİZ…
Halen 135 Eczane konteynerden hizmet veriyoruz. Hatay belki de Dünyanın en büyük şantiyesine dönmüş durumda.
Yapılan inşaatlar halen bitmedi. Her yer toz toprak. Bir tane biten betonarme dükkan yok. Halen 21 Eczanenin ruhsatı askıda, depremden bu yana 254 Eczanenin nakil dosyasını onayladık, 137 Eczane Hatay ili dışına nakil oldu. 19 Eczacımız deprem anında, depremden sonra da maalesef 6 meslektaşımız hayatını kaybetti. Bazen söylüyorum, yaşamamız mucize gibi. Vefat edenlere bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Bunları niye bir daha dile getiriyorum? Birliğimiz, örgütümüz olan sizler, bizleri unutmayın diye. Türk Eczacıları Birliği merkez heyetimizden rica ediyorum, Devletin her biriminde, bürokraside her görüşmede, bizler için imtiyaz talep etsinler. Finansal anlamda bankalardan, KOSGEB ten bizler için ayrıcalıklı oranlardan kredi tahsisi için çaba harcayın. Bürokratik anlamda, Maliye Bakanlığından, ÇSGB ve tabi ki Sağlık Bakanlığından bizler için mevcut yapılandırmalar için, Eczanelerin ek nakil hakları için, lütfen bizim gibi depremzede Eczacı Odaları için mücadeleye devam edin. Çünkü kalkınmamız için, ayağa kalkmamız için destek gerekiyor. Çünkü bizler halen normale dönmüş değiliz. “ NORMAL DEĞİLİZ “ değerli meslektaşlarım. “Normal Değiliz” derken, ülkemizde son zamanlarda yaşadıklarımız, pamuk ipliğine bağlı hayatlar, psikolojimizi oldukça bozuyor. En son yaşanan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı, sayın Ferdi Zeyrek’in yaşadığı talihsiz kaza, Diyarbakır’da bir Eczacımızın, eski kalfası tarafından katledilmesi bizleri derinden üzüyor. Her ikisine de Allahtan rahmet, ailelerine sabır diliyorum, mekanları cennet olsun. Bunları söylüyorum ama, moralimizi yükseltmemiz lazım, yöneticiliğimizin icabını yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Meslektaşlarıma, gençlere pozitif ruh aşılamalıyız. Normal değiliz ama, iyi olacağız, güzel günler gelecek, buna inanıyorum.

Değerli meslektaşlarım;
Birçok Eczacı Odası yöneticisi değindi, benden sonra da değinecek olanlar çıkacaktır. TEB 45.Dönem için seçimler yapılacak. Kasım 2025 yaklaşıyor. Belki biz olağanüstü bir felaketi daha derinden yaşadık. Ama bizlerle siz de yaşadınız. Deprem bizlere bu Dünyada birçok şeyin fani olduğunu, hayatta ne kadar çok şeyin anlamsız olduğunu bizlere öğretmiş olmalı. Tabi ki rekabet güzel, Eczacıya daha kaliteli hizmet götürmemizin yolunu açar. Ancak saygıyı, nezaketi hiçbirimiz kaybetmeyelim. Sahip olduğumuz bilgi, birikimi, yöneticilik tecrübelerimizi Eczacıya etik ve dürüst yansıtalım. Şunu unutmayalım ki bizler birlik ve beraberlik içerisinde olduğumuz sürece önümüzde hiçbir güç muvaffak olamaz.

Değerli meslektaşlarım;
Bizler Eczacılık bilimi eğitimi aldık. Fen bilimlerinin engin bilgilerini edindik. Bu sahip olduğumuz bilgileri hastalara, insanlığa aktarırken, şahsen ben derin feyz alıyorum. Biz Eczacılar sadece ilim için değil, ülkemizin medeni seviyelere ulaşması için de çalışmalıyız. Sözlerime son verirken, yine gönlümde hassasiyeti çok büyük olan, hayran olduğum büyük lider, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüne değinmek istiyorum. Şöyle diyor Atatürk; “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.” 
İşte ilelebet var olacak Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiç bitmeyecek Atatürk sevgisi ile, hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sağlıcakla kalınız…


Hatay Eczacı Odası Başkanı
Ecz.Reşat Menderes Akgöl 
27.06.2025 
Ordu

27 Haziran 2025 - Okunma Sayısı : 158